Powered By Blogger

20 Temmuz 2015 Pazartesi

ZEMHERİ DÜŞMÜŞ KELİMELERE


ZEMHERİ DÜŞMÜŞ KELİMELERE


Kanat vurdu, cânhıraşla
Bir çıkış kapısı, bir yol aradı 
Dört yanı duvar!.. 
Karanlık yağdı, söndü muradı, 
Aya kement attı 
Olmadı; 
Eğdi başını, suskun kaldı...
***
Zemheri düşmüş kelimelere
Sözler, ağızda buz sarkıtı
Nefes alacak mecal mı kaldı 
Nedir bu beklenmedik vaziyet
Neyin habercisidir sarı- turuncu? 
Soluyor birer birer,
Ne varsa umuttan yana.. 
Algımda mı var tuhaflık 
Nedir bu değişim!? 
Çoraklaşmış mümbit topraklar,
Dağlar tepeler suskun...
Nerede o canlılık, 
Hani nerde o çiçekler, arılar?
Hani o ruhumu saran melodik ahenk, nerede... 
Kulağıma düşen seslere; 
Gönül tınılarımdır diyesim geliyor
Fakat olmuyor- olmuyor, tanıdık değil! 
Hoyrat kasırgaların ıslığı-dır 
Pervasızca, 
Destursuz içime dolan!  
İsyan edesi geliyor insanın 
AMMA         
O sadece ulak...
Neler bıraktı avucuma, sormayın
Tüm ağırlığı yükledi omzuma
Öyle bir esti ki; sarstı Semayı
Kara bulutlar çöktü
Hüzün yağıyor yüreğime;  
Korkarım patlatacak bendimi! 

Hadi ver elini desem, duymazsın
Karış dalgalara es köpük- köpük; 
Vur kıyılarıma desem aymaz-sın,

Yollar/hatlar kopuk; derin bir elem
Ayrı zamanlarda, aynı âlemde
Görünmez surlarla  bölünen âlem...

Hangi yöne essem kederime yol
Çözümsüz muamma bağlanmış el, kol 
Gökkuşağı hâle, bilinmeze yol...
***
Bir âlem ki; sırrı çözülemiyor! 
Basılan mühürler,  kazılamıyor...

5 ŞUBAT 2013 /Metanet Yazıcı

metanetyazici3.blogspot.com.tr

Hiç yorum yok: